Tarihler 10 Kasım 1938’i gösterirken Dolmabahçe Sarayı’nda telaşlı ve üzgün bir koşuşturma hakimdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk solgun çehresiyle yattığı yatağında ebedi istirahate çekilmek için gözlerini kapamıştı. Sadece Dolmabahçe Sarayı’nda değil tüm ülkede hatta dünyada zaman 09.05’te donup kalmıştı.
Sayısız cephede kıran kırana geçen savaşların ardından bir ülkeyi yoktan var etmek, küllerinden yaratmak için iş başı yapmıştı Atatürk. Ülkeyi kalkındırmak için sayısız yeniliğe imza atmış tüm bu yenilikleri Aziz Türk halkına armağan etmişti. “Benim naçiz vücudumu bir gün elbet toprak alacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyerek en büyük mirasını da bırakmıştı.
Nitekim öyle de oldu tarihler 10 Kasım 1938’i gösterirken Atatürk hayata veda etti. Arkasında ise genç bir devlet ve gözyaşları içinde bir millet bıraktı.
Kalplerimizde sonsuza kadar var olacak yerini aldıktan sonra naaşının nereye gömüleceği konusunda ki tartışmalar nihayet sonuçlanmış, Dolmabahçe Sarayı’nda kılınan cenaze namazının ardından Atatürk’ün cansız bedeni 19 Kasım 1938’te İstanbul’dan Ankara’ya sonsuz istirahat için getirilmişti. O gün sokaklarda adeta insan seli vardı.
Aynı insan seli Atatürk İstanbul’dan ayrılmadan öncede toplanmıştı. Yüzlerce milyonlarca insan ellerinde ıslak mendiller ağlayarak atalarını uğurluyordu. Tam o anda ağlama seslerine ‘çıt’ sesleri karışmıştı. Peşpeşe gelen çıt sesleri. Neydi biliyor musunuz bu sesler düğme… Birçok düğme yüzlerce düğme… İşte Sunay Akın’ın anlatımıyla düğmelerin hikayesi.
“Mustafa Kemal’in naaşı… Ve Atatürk, İstanbul’dan ayrılıyor, Ankara’ya götürülecek. İnsanlar üzüntülü, hüzün var her yerde… Karaköy’den geçerken birdenbire, ‘Çıt’ diye bir ses.. Çıt! Çıt! Çıt! Aa! Gökyüzünden düğme yağdı biliyor musunuz? Düğme yağdı gökyüzünden! Atatürk’ün o bayrağa sarılı tabutuna düğme yağdı. Rengarenk düğmeler! Çıt! Çıt! Düğme yağıyor! Herkes yukarı baktı! O caddedeki dükkanlardan, bürolarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Yahudi vatandaşları var. Ve Yahudi kardeşlerimiz, ülkenin Yahudi vatandaşları; liderlerini, bu güzel insanı kendi geleneklerine göre ‘gömleklerinin ceketlerinin düğmelerini kopararak’ uğurluyorlar.. Nasıl bir görüntü, atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu ve üstüne rengarenk düğmeler yağıyor, pencerede gözü yaşlı insanlar… “
Bir küçük düğme… Ben senden sonra eksiğim….